ABD Kongresi’nde kabul edilen yasa ile göçmen olmayan vizelere 250 dolarlık ek ücret geliyor. Turist vizesi (B1/B2) başvurusu yaklaşık 435 dolara çıkacak. Düzenleme hayata geçerse ABD vizesi, dünyanın en pahalı vizelerinden biri olacak.
Amerika Birleşik Devletleri’ne seyahat etmek isteyen milyonlarca kişi için maliyetler ciddi şekilde artıyor. ABD Kongresi tarafından onaylanan “One Big Beautiful Bill Act” (Tek Büyük Güzel Yasa Tasarısı) kapsamında, göçmen olmayan vizeler için başvurulara 250 dolarlık ek ücret getiriliyor.
Buna göre, turist vizesi (B1/B2) için mevcut 185 dolarlık başvuru bedeline eklenen yeni tutar ile birlikte toplam maliyet kişi başı yaklaşık 435 dolara çıkacak. Bu da yüzde 135’in üzerinde bir artış anlamına geliyor. Uygulama, ABD’ye vizesiz seyahat edebilen ESTA programı ülkeleri için geçerli olmayacak.
ABD Dışişleri Bakanlığı, söz konusu düzenlemenin resmen 2026’da yürürlüğe girebileceğini ancak yasanın kabul edilmesi halinde 1 Ekim’de başlayacak yeni mali yıl itibarıyla uygulanabileceğini açıkladı. Eğer uygulama devreye girerse, ABD vizesi dünyadaki en pahalı vizeler arasında yerini alacak. Yetkililer, ek ücretin iade edilebileceğini söylese de, bunun nasıl ve ne zaman yapılacağı konusunda net bir takvim paylaşmadı.
Vize maliyetlerindeki artışın yalnızca turistik seyahatleri değil, ABD’nin ev sahipliği yapacağı 2026 FIFA Dünya Kupası ve 2028 Los Angeles Olimpiyatları gibi büyük etkinliklere katılmayı planlayanları da zorlayabileceği değerlendiriliyor.
Diğer ülkelerden de karşı hamleler bekleniyor. Avrupa Birliği, 2026’da yürürlüğe girecek olan ETIAS seyahat izni ücretini 7 dolardan 20 doların üzerine çıkarmayı planlıyor. Uzmanlara göre, benzer düzenlemelerle Amerikalıların yurt dışı seyahatleri de daha pahalı hale gelebilir.
ABD ekonomisi için turizm gelirlerinin önemi büyük. Ticaret Bakanlığı Ulusal Seyahat ve Turizm Ofisi verilerine göre, 2023 yılında ABD’yi ziyaret eden yabancı turistler 212 milyar dolardan fazla harcama yaptı. Ekonomik Analiz Bürosu ise aynı yıl turizmin ABD ekonomisinin yüzde 3,03’üne katkı sağladığını açıkladı.
Bu gelişme, hem küresel turizm dengelerini hem de ABD’nin uluslararası seyahat pazarındaki rekabet gücünü doğrudan etkileyecek bir adım olarak değerlendiriliyor.
