AB, 2026’da Schengen’e girişte pasaport damgasını kaldırıyor. Yerini biyometrik ve dijital sistemler alacak. Seyahat alışkanlıkları değişiyor.
Avrupa Birliği, 2026 yılı itibarıyla Schengen bölgesine girişlerde pasaport damgasını tamamen kaldırmaya hazırlanıyor. Yeni sistemle birlikte sınır geçişlerinde artık fiziki damga yerine biyometrik ve dijital kayıtlar tutulacak.
Ekim 2025’te kademeli olarak devreye alınan Entry/Exit System (EES) ile, AB üyesi olmayan yolcuların parmak izi, yüz taraması gibi biyometrik verileri ile giriş-çıkış tarihleri elektronik ortamda kaydedilecek. 2026 baharında sistemin tam kapasiteyle çalışması planlanıyor.
Bu adım, yalnızca Avrupa’ya özgü değil; Avustralya, Kanada ve Japonya gibi ülkeler de halihazırda biyometrik sınır kontrolleri uyguluyor. Dijitalleşme ile birlikte geleneksel pasaport damgaları, nostaljik birer anıya dönüşme riskiyle karşı karşıya.
Pasaport ve damgalarının tarihi ise yüzyıllar öncesine dayanıyor. Akademisyen Patrick Bixby’ye göre, seyahat izni verme alışkanlığı Orta Çağ ve Rönesans dönemine kadar uzanıyor. 20. yüzyılda uluslararası seyahatin yaygınlaşmasıyla pasaport damgaları, kontrol aracı olmanın ötesine geçerek kişisel hatıralara dönüştü.
Londra’da yaşayan Hristina Nabosnyi, bu damgaları “küçük hafıza işaretleri” olarak tanımlarken, bazı yolcular dijitalleşmeyle bu anıları magnet, bilet gibi farklı formlarda saklamaya hazırlanıyor. Ancak uzmanlara göre damgaların kaybı, fiziksel bir belgenin “aurasını” da yok ediyor.
Yılda yüzlerce gününü seyahatte geçiren turizm profesyonelleri ise sistemin zaman kazandıran yönüne odaklanıyor. Hız, güvenlik ve dijital uyum açısından yeni sistem birçok avantaj sunsa da, pasaport damgası gibi sembolik seyahat ritüellerinin ortadan kalkması, seyahat kültüründe sessiz ama kalıcı bir değişimi beraberinde getiriyor.





