Turizm Yatırım Haber – Antalya Arkeoloji Müzesi kapatıldı. Resmî açıklamalara bakarsanız bu büyük bir “modernleşme” hamlesi, “geleceğe emanet” projesi. Oysa çıplak gerçeği söyleyelim: Türkiye’nin en önemli kültür miraslarından biri, belirsiz bir süre için depolara hapsedildi.
Evet, yeni müze binası yapılacakmış. Evet, sergi alanları yüzde 160 artacakmış. Ama asıl soru şu: Ne zaman? Bakanlığın açıklamalarında tek bir tarih yok. “Geleceğe emanet ediyoruz” cümlesi kulağa hoş geliyor ama “bugünü yok saymak” pahasına.
Dünyaca ünlü Yorgun Herakles heykeli, Herakles Lahdi ve binlerce yıllık eser, şu an Antalya’da ne turistlerin görebileceği bir yerde, ne de öğrencilerin, araştırmacıların inceleyebileceği bir ortamda. Hepsi birer kutunun, birer depolama rafının içine kaldırıldı. Ve ne kadar süreyle orada kalacaklarını kimse bilmiyor.
Bakanlık, her zamanki gibi süreci bir “başarı hikâyesi” gibi sunuyor. Ama kültürel mirasın yönetimi, sadece “taşındı, güvenlik sağlandı” demek değildir. Şeffaflık gerekir, takvim gerekir, kamunun bilgilendirilmesi gerekir. Bugün Antalya Arkeoloji Müzesi’nin kapısına kilit vurulduysa, bunun hesabı halka verilmelidir.
Antalya, Türkiye’nin turizm başkenti. Her yıl milyonlarca turist buraya geliyor. Onlara gösterilecek en büyük değerlerden biri olan arkeolojik miras şimdi depolarda. Bu durum, sadece kültürel değil, ekonomik bir kayıp da yaratacak.
Kısacası mesele sadece bir bina değil. Mesele, kültüre nasıl yaklaştığımız. Mirasımızı sergilemek yerine depolamak, şeffaflık yerine belirsizlik, kamuya erişim yerine kapalı kapılar… İşte asıl tartışmamız gereken budur.
Antalya Arkeoloji Müzesi’nin kapanması, bir restorasyon ya da yenilenme değil, kamusal hafızanın geçici de olsa askıya alınmasıdır. Ve bu, alkışlanacak değil, sorgulanacak bir durumdur.





