Avrupa’nın en büyük ahşap yapısı olan Büyükada Rum Yetimhanesi, “turizm geliştirme” gerekçesiyle alınan kararlar, yapının geleceğini tehdit ediyor. Kültürel miras örgütleri ve aydınlar, “Ortak vicdanımızın sınavıdır. Önce koruma!” çağrısı yaptı.
Avrupa’nın en büyük ahşap yapısı tehlikede
Büyükada Rum Yetimhanesi, yalnızca Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci en büyük ahşap yapısı değil; aynı zamanda Osmanlı modernleşme döneminin en önemli mimari ve kültürel miraslarından biri. 19. yüzyılın sonlarında inşa edilen yapı, Batılılaşma ile yerel geleneklerin kesiştiği, İstanbul’un çok kültürlü kimliğini yansıtan eşsiz örneklerden biri olarak kabul ediliyor.
Yıllarca yetim çocuklara yuva olan bina, bugün kentin çok kültürlü geçmişinin ve ortak hafızasının simgesi. Ancak “turizm geliştirme” gerekçesiyle alınan kararlar, yapının geleceğini tehdit ediyor.
Restorasyon görmeden çürümeye terk edildi
1964’ten bu yana hiçbir restorasyon görmeyen yetimhane, uzun süredir çöküşe terk edilmiş durumda. 2012’de Dünya Anıtlar Fonu’nun izleme listesine, 2018’de ise Europa Nostra tarafından “Tehlike Altındaki Yedi Kültürel Miras” listesine alındı. Türkiye Ulusal Ahşap Komitesi de yıllardır yapının korunması için uyarılarda bulunuyor.
Turizm planı endişe yarattı
Haziran 2025’te İstanbul Rum Patrikhanesi Kutsal ve Mukaddes Sinod Meclisi, kaynak yetersizliği nedeniyle Yetimhane’nin turizm amaçlı işlevlerle dönüştürüleceğini açıkladı. Ancak bu karar, hem yerel halk hem de kültürel miras savunucuları arasında büyük kaygı yarattı.
Adaların yüzde 60’ının ormanlarla kaplı olduğu, iklim krizi nedeniyle yangın riskinin giderek arttığı bir dönemde, otel gibi yoğun kullanımın hem yapı hem de ada ekosistemi için ciddi bir tehdit oluşturacağı vurgulanıyor.
“Ortak değer, ortak sorumluluk”
Adalar Hepimizin, Europa Nostra üyesi İlhan Nebioğlu, Dünya Mirası Adalar Ekoloji ve Kültür Derneği ve yazar Gündüz Vassaf’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda isim, Patrikhane’ye ve ilgili makamlara çağrı yaptı.
Yapılan açıklamada, “Yetimhane’nin tapusu Patrikhane’ye ait olabilir; ancak bu yapı yalnızca Patrikhane’nin değil, onu yaşatmaya çalışan İstanbulluların ve uluslararası kültürel miras camiasının da ortak değeridir” denildi.
Çağrıda, yetimhanenin çöküşüne seyirci kalmadan acil koruma önlemleri alınması, sivil toplumla yeniden iletişim kurulması ve şeffaf, bilimsel temelli bir restorasyon sürecinin başlatılması istendi.
Gündüz Vassaf: “Otel yapılması yangına davet”
Yazar Gündüz Vassaf, “Şu anda bulunduğum yerden yapının çöküşünü görebiliyorum. Koruma ve yaşatma sorumluluğu hepimizin. Yetimhane’nin Patrikhane rızasıyla otel yapılması, Büyükada’yı kasıp kavuracak olası bir yangına açık davettir” ifadelerini kullandı.
Adalı Dergisi’nin son sayısında ise yetimhane bahçesi, revir ve okul binalarının kültürel ve eğitim amaçlı kullanımlarla restore edilebileceği, alanın bir miras mekânı ve küçük bir müze olarak değerlendirilebileceği önerildi.