Fransa’da çocuklara kapalı oteller ve tatil köyleri “ayrımcı” olduğu gerekçesiyle tartışma konusu oldu. Senatör Rossignol, bu uygulamaların yasaklanmasını isterken, araştırmalar yetişkinlere özel otellerin bir ihtiyacı karşıladığını gösteriyor.
Fransa’da çocuk kabul etmeyen oteller ve tatil köyleri üzerine tartışmalar büyüyor. Avrupa’nın en yüksek doğum oranlarından birine sahip ülkede, bazı politikacılar bu uygulamaların ayrımcılık olduğunu savunurken, araştırmalar yetişkinlere özel tatil anlayışının farklı bir ihtiyaca cevap verdiğini ortaya koyuyor.
Fransız Senatör Laurence Rossignol, yalnızca yetişkinlere hizmet veren tesislerin “çocukları toplumdan dışladığını” belirterek, bu işletmelerin yasaklanması gerektiğini söyledi. Rossignol, “Toplumu çocukları ayırarak düzenleyemeyiz. Çocuklar sorun çıkaran evcil hayvanlar değildir” ifadelerini kullandı. Çocukluk Yüksek Komiseri Sarah El Haïry de benzer şekilde, çocuklara kapalı tatil anlayışının Fransız kültürüne aykırı olduğunu belirterek, çocuk dostu mekânlara teşvik amacıyla “Aile Tercihi” ödülünü başlattı.
The Guardian’ın aktardığına göre Rossignol, hükümetin yasa değişikliğini gündeme almasını ve çocukların mekânlardan dışlanmasının hukuken yasaklanmasını istedi. Ona göre bu tesisler, toplumda hoşgörüsüzlüğü normalleştiriyor.
Dünya genelinde ise yalnızca yetişkinlere hizmet veren tatil köyleri giderek yaygınlaşıyor. Covid-19 sonrası artan taleple birlikte Meksika, Tayland, Yunanistan gibi ülkelerde popülerleşen bu konsept, Güney Kore’de kafeler ve restoranlarda da görülüyor.
Fransa ise uzun süredir aile dostu tatil olanaklarıyla öne çıkan bir ülke. Çocuk kulüpleri, su parkları ve kamp alanlarıyla geniş bir yelpazeye sahip turizm sektörü, buna rağmen yalnızca yetişkinlere özel tesislerin toplam içinde yüzde 3–5 gibi sınırlı bir pay tuttuğunu gösteriyor.
Uzmanlar, çocuklara kapalı tesislerin tercih edilmesinin temel nedeninin “çocuk düşmanlığı” değil, dinlenme ihtiyacı olduğunu söylüyor. Limoges Üniversitesi’nden akademisyen Vincent Lagarde’nin araştırmasına göre, bu tesisleri tercih edenlerin üçte biri ebeveynlerden oluşuyor. Yıl boyunca aile yükümlülükleriyle yorulan anne-babalar, kısa süreliğine de olsa sessiz ve huzurlu bir tatil arayışına giriyor. Ayrıca öğretmenler ve çocuklarla çalışan meslek grupları da bu mekânları sıkça tercih ediyor.
Lagarde’ye göre ikinci önemli sebep, çiftlerin veya arkadaş gruplarının özel zaman geçirmek istemesi. 2014’te yapılan bir ankette, Fransız ebeveynlerin yüzde 56’sının çocukları olmadan tatile çıktığı ve bunun çoğunun romantik kaçamaklar olduğu ortaya çıktı. Çocukların olmaması, bu tesislere aynı zamanda “lüks algısı” da kazandırıyor.
Turizm sektörünün temsilcileri ise, Fransa’da bu otellerin sayısının çok sınırlı olduğunu vurguluyor. UMIH otelcilik sendikası başkanı Véronique Siegel, bu işletmelerin yalnızca belirli bir müşteri kitlesine hitap ettiğini, yasaklanmaları halinde turistlerin başka ülkelere yöneleceğini belirtiyor.
Antropolog Jean-Didier Urbain ise çocuklara kapalı otelleri, toplumda artan “konfor ve mola arayışının” bir yansıması olarak görüyor. Ona göre bu eğilim, insanların modern yaşamın yorgunluğuna kısa bir süreliğine de olsa ara verme isteğini simgeliyor.
Fransa’da hükümetin bu konuda nasıl bir tutum alacağı belirsizliğini korurken, tartışma hem toplumda hem turizm sektöründe gündemin üst sıralarında yer alıyor.