Miami Uluslararası Havalimanı, 2025’te yapay zekâ destekli hologram-chatbot entegrasyonu, duyusal markalaşma ve insan odaklı otomasyonla havalimanı deneyimini yeniden tanımlamayı hedefliyor.
Havalimanı teknolojilerinde dünya çapında rekabet hız kazanırken, Miami Uluslararası Havalimanı (MIA), yolcu deneyimini radikal biçimde dönüştürmeye hazırlanıyor. 7-9 Ekim tarihlerinde Feira Internacional de Lisboa’da (FIL) düzenlenecek Dünya Havacılık Festivali 2025 öncesinde konuşan MIA Baş İnovasyon Sorumlusu Maurice Jenkins, havalimanının 2025 vizyonunu kamuoyuyla paylaştı.
MIA’nın en dikkat çekici yeniliği, çok kanallı bir chatbot sisteminin etkileşimli hologramlarla entegre edilmesi. Jenkins, bu yeni sistem sayesinde yolcuların hiçbir uygulama indirmeye gerek kalmadan doğrudan hologramla konuşarak gerçek zamanlı bilgi alabileceklerini belirtti. “WhatsApp, Messenger veya başka bir platform olsun, tüm sürtünmeyi ortadan kaldırıyoruz. Bu deneyimi doğal hale getiriyoruz. İyi teknolojinin yapması gereken de bu,” dedi.
Duyulara Hitap Eden Bir Havalimanı
Yapay zekâ ve otomasyon odaklı yeniliklerin ötesinde, MIA’nın 2025 vizyonu duyusal ve duygusal teması da ön planda tutuyor. Maurice Jenkins, yolculuğu yalnızca fiziksel bir hareket değil, aynı zamanda hissedilen bir deneyime dönüştürmek istediklerini söyledi. Bu kapsamda, havalimanında imza niteliğinde bir “Miami kokusu” ve “Miami içeceği” sunulması gibi duyusal markalaşma çalışmaları gündemde.
“Uçaktan indiğinizde neden doğrudan bagaj alımına koşuyorsunuz? Neden biraz soluklanıp ortamın içine girmiyorsunuz?” diyerek yolculuğu sadece geçiş değil, yaşanan bir süreç haline getirmeyi hedeflediklerini vurguladı.
İnsan Odaklı Otomasyon
Miami Havalimanı’nın teknolojik dönüşümünde insan unsuru da ön planda tutuluyor. Jenkins, temizlik robotları, otonom çim biçme makineleri gibi otomasyon çözümleri geliştirirken iş gücünün yerini almak yerine yeniden konumlandırıldığını ifade etti: “İnsanları işten çıkarmıyoruz. Onlara daha fazla değer katabilecekleri alanlar yaratıyoruz.”
Havalimanı ayrıca uçak dönüş analitiği ve otonom araç testleri için uluslararası tedarikçilerle iş birliği yürütüyor. Hong Kong ve Avrupa’daki havaalanlarının inovatif uygulamaları da bu dönüşümde referans noktaları olarak öne çıkıyor.
Yapay Zekâ: Sihirli Değnek Değil, Araç
Jenkins, yapay zekânın sektörde çoğu zaman her derde deva gibi görüldüğünü ancak esas potansiyelinin doğru alanlara uygulanmasıyla ortaya çıktığını belirtti. “Yapay zekâyı gelir optimizasyonu ve müşteri deneyiminde kullanıyoruz. Fakat her havalimanı aynı değil, bu nedenle operasyonel uygulamalarda esneklik gerekiyor,” dedi.
MIA’nın teknoloji yol haritası yalnızca bilinen çözümlerle sınırlı değil. Jenkins, paralel gerçeklik deneyimleri ve bazı henüz açıklanmamış pilot projelerle geleceğe hazırlandıklarını aktardı. Ancak tüm bu teknolojik yatırımlardan da öte, Jenkins’in en çok vurgu yaptığı konu bir “inovasyon kültürü” oluşturmak oldu. “Bizi değiştirecek olan teknoloji değil, zihniyet. Biz, yöneticilerimizin desteğiyle bu kültürü kuruyoruz,” ifadelerini kullandı.
Maurice Jenkins, 2025 Dünya Havacılık Festivali’nde Akıllı Havalimanları ve İnovasyon oturumlarında sahneye çıkacak. Festival, yapay zekâ, dijital dönüşüm, otomasyon ve sürdürülebilirlik temaları etrafında 6 bin katılımcıyı bir araya getirecek.