Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Osman Ayık, Antalya’nın geleceği için sürdürülebilir planlamaların hayati önem taşıdığına dikkat çekti. Ayık, kontrolsüz nüfus artışının tarım ve turizmin geleceğini tehdit ettiğini söyledi.
Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı ve TÜROFED’in eski başkanı Osman Ayık, Antalya’nın geleceği için sürdürülebilir planlamaların hayati önem taşıdığına dikkat çekti. Ulaşım, su yönetimi, tarım ve turizm gibi birçok alanda Antalya’nın büyük bir yük altında olduğunu belirten Ayık, yerel yönetimlerin daha güçlü ve donanımlı hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Antalya’nın Türkiye’nin en önemli turizm kapılarından biri olduğunu hatırlatan Osman Ayık, özellikle yaz aylarında nüfusun 4 milyona yaklaştığını, bu durumun ise kentin altyapı sistemleri üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu ifade etti. Antalya’nın yıllık ziyaretçi sayısının 25-30 milyon bandında olduğunu belirten Ayık, “Bu, mevcut doğal kaynaklarımızın ve altyapımızın sürdürülebilirliğini ciddi anlamda zorlamaya başlamış durumda,” dedi.
İlk Metro Çalışmaları Başlıyor
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşım altyapısını geliştirmek adına ciddi adımlar attığını belirten Ayık, raylı sistemlerin genişletilmesi ve kentin ilk metro projesinin başlatılması için büyük oranda ihale süreçlerinin tamamlandığını söyledi. Orta vadede ulaşım sorununun çözümünün belediyenin en önemli önceliklerinden biri olduğunu vurguladı.
Su Kaynaklarının Korunması Hayati Önem Taşıyor
Kentte yaşanan hızlı büyümenin ve kontrolsüz imar uygulamalarının hem tarımı hem de turizmi tehdit ettiğini belirten Ayık, “Aşırı ve vahşi sulama uygulamalarının ortadan kaldırılması, doğal su kaynaklarının korunması ve bu kaynakların halkla birlikte gelen misafirlerin kullanımına sunulması artık kaçınılmaz bir görev,” dedi. Kentte 36 biyolojik arıtma tesisinin bulunduğunu ifade eden Ayık, günlük 640 bin metreküp kullanım suyu temin edilirken, 740 bin metreküp atık suyun arıtıldığını belirterek bu sürecin çok ciddi kaynaklar gerektirdiğini söyledi.
Kontrolsüz Nüfus Artışı: Tarım ve Turizmin Geleceğini Tehdit Ediyor
Kentte nüfus artışının kontrol altına alınması gerektiğini vurgulayan Ayık, sürekli yeni imar alanlarına açılarak şehrin büyümesinin hem tarımsal alanların yok olmasına hem de turizmin niteliğinin düşmesine yol açabileceğini dile getirdi. “Turizmi ve tarımı kardeş yapmak zorundayız,” diyen Ayık, Antalya’nın tarım üretiminde Türkiye’nin en önemli merkezlerinden biri olduğuna dikkat çekti.
Antalya İçin Bölgesel Planlama Şart
Ayık, sürdürülebilirlik adına kentin artık sadece kendi sınırları içinde değil, çevresindeki Burdur, Isparta, Denizli ve hatta Afyon gibi illerle birlikte havza bazlı ele alınması gerektiğini ifade etti. “Planlamalar artık bu ölçekte yapılmalı, üretim ve sanayi yatırımları bu çevre illere yönlendirilerek Antalya daha izole, daha korunabilir bir yapıya kavuşturulmalı,” dedi.
Aşırı Turizm: Taşıma Kapasitesi Sınırda
Dünyada artan “over-tourism” (aşırı turizm) olgusuna da dikkat çeken Osman Ayık, Antalya’nın mevcut taşıma kapasitesinin sınırlarına dayandığını, kaynakların sürdürülebilir kullanımını sağlamak için kentteki yükün bir kısmının başka bölgelere aktarılması gerektiğini belirtti. “Türkiye’nin sadece belli noktalarında değil, her bölgesinde turizm yapılabilir hale gelmeli,” diye ekledi.
Yerel Yönetimlere Daha Fazla Kaynak Şart
Konaklama vergisinden yerel yönetimlere pay verilmesi gerektiğini savunan Ayık, Antalya gibi yüksek turizm yoğunluğu olan kentlerin altyapı yatırımlarına devam edebilmesi için merkezi yönetimden güçlü destek almasının şart olduğunu vurguladı. “Bugün Antalya 640 kilometrelik sahil bandında her noktasından denize girilebilen nadir bir kent. Bu doğal yapıyı koruyamazsak, turistin gelmesi için bir neden de kalmaz,” şeklinde konuştu.
“Bu Kentin Geleceğini Teslim Edeceğimiz Nesillere Karşı Sorumluyuz”
Son olarak Ayık, Antalya’nın sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de yaşam alanı olduğunu vurgulayarak şu çağrıyı yaptı:“Bu kenti bizden sonra gelecek nesillere yaşanabilir bir şekilde bırakmak en büyük sorumluluğumuz. Bunun için planlamayı merkeze almalıyız. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, sürdürülebilirlik ilkelerinin uygulanması ve kaynakların doğru yönetimi artık bir tercih değil, zorunluluk.”
