Turizm sektörüyle ilgili güncel durumu ve geleceğe yönelik hedefler hakkında açıklamalarda bulunan Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkanı Oya Narin, “Yatak kapasitemizi dönüştürmeliyiz” dedi.
Türkiye’nin turizm performansı ve gelecek beklentileri son dönemlerde Türkiye turizminin başarılı performansı ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy tarafından açıklanan 6 aylık turizm verilerinin turizm sektöründeki büyüme trendini gözler önüne serdiğini ifade eden Narin, özellikle İstanbul ve Antalya’nın geçen seneye oranla başarılı performansına dikkat çekti.
“HER KOŞULDA ÇÖZÜM ÜRETEBİLİYORUZ”
A Para’nın “Paranın Yönü “ programına katılan Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği (TTYD) Başkanı Oya Narin,Temmuz-Ağustos ayı doluluklarının ise beklentinin biraz altında kaldığını, ancak kişi başı harcamalarda hedeflerin tuttuğunu ve turizm gelirinin artmaya devam ettiğini belirten Başkan Narin, “Turizm, bölgesel dalgalanmalardan yüksek ölçüde etkilenen bir sektör. Ancak Türk turizminin her zaman riskli ve sıkıntılı dönemlerde kendini ispat etti. Türk turizminin zorlu dönemlerde gösterdiği dayanıklık ve Türk yatırımcılarının her koşulda çözüm üretebilme yeteneği sektördeki istikrarın korunmasına önemli katkılar sağladı. Devletimiz de her daim bu çözümlerin üretilmesinin önünü açmıştır” dedi.
“FİYAT ALGISI BİZİ ÇOK ÜZÜYOR”
Narin, Sektörün en büyük destekçisi olan yurt içi turizmde seyahat sayısında %2,5 civarında bir düşüş gözlemlendiğini, buna kıyasla geceleme sayısında %12,5 oranında bir azalma olduğunu, bu çerçevede hareketliliğin devam ettiğini söyledi. Narin, söz konusu düşüşün, özellikle ekonomik dalgalanmalar ve fiyat artışlarının etkisiyle meydana gelmiş olabileceğini ifade etti. Narin, “Maalesef son dönemde kamuoyunda hepimizi üzen ve turizmciyi mağdur durumda bırakan ‘fiyatlar çok yükseldi’, ‘yerli turist tatil yapamıyor’ algısı var. Bu bizleri çok üzüyor. Çünkü sektörümüz 60 milyon turiste hizmet veren ve 60 milyar dolar gelir getiren emek yoğun bir sektör ve önümüzdeki dönemde de cari dengeye ve bütçe dengesine katkı vermeye devam edecek. Konaklama sektöründe özellikle gıda, yiyecek ve enerji fiyatlarındaki artışlarından kaynaklı maliyet enflasyonu yaşanmakta. Bu maliyet artışlarını dengelemeye çalışarak bir fiyat yapısı oluşturmaya gayret ediyoruz ancak bunu tam olarak yansıtmak mümkün olmuyor” ifadelerini kullandı.
DÖVİZ POLİTİKASI VE YÜKSEK ENFLASYON
Konaklama sektörünün karlılıklarının düştüğünü, bu çerçevede makroyapısal bir ekonomik programın uygulanarak maliyetlerin daha iyi kontrol edilmesine ihtiyacı olduğunu belirten Narin, “Baskılanan döviz politikası ve yüksek enflasyonun yaşandığı bir ortamda maliyetleri dengeleyerek bir çözüm arıyoruz. TÜİK’in enflasyon hesaplarında ana harcama grubunda lokanta ve oteller bir arada yayımlanmakta ama kırılımlara bakıldığında bir önceki yıla göre konaklama hizmet fiyatlarının %52, yiyecek hizmet fiyatlarının ise %95 arttığını görüyoruz. Önümüzdeki süreçte, Eylül, Ekim ve Kasım ayları turizm sektörü için kritik bir dönem. Bu dönemde dikkatli bir mali yönetim ve stratejik planlamanın yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
“YATAK KAPASİTEMİZİ DÖNÜŞTÜRMELİYİZ”
Narin, 2030 yılına kadar turizm sektöründe kapsamlı yeni planlamalara ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Bu süreçte Orta Doğu’daki yatırım fırsatlarının, Türkiye’nin turizm sektöründeki rekabet gücünü artırma ve sektördeki büyüme potansiyelini genişletme açısından önemli olduğunu vurgulayan Narin, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi yeni rakiplere karşı hazırlıklı olunmasının gerekliliğine dikkat çekti. Narin “2 milyonluk yatak kapasitemizin yaklaşık yarısı 1999 öncesine dayanıyor. Turizm sektörü olarak potansiyelimizi geliştirmemiz, rekabetçi özelliğimizi korumamız ve yeni destinasyonlar oluşturabilmemiz için hem mevcut yatak kapasitemizi dönüştürmemiz hem de toplam yatak kapasitemizin arttırılması bir ön şart. Bu yatırımların yapılabilmesi için ise finansman sorununu aşabilmemiz gerekiyor. Bununla birlikte özellikle sektörün mevsimsel yapısını göz önünde bulundurduğumuzda işletme sermayesi ihtiyacı da mevcut. 12,7 milyar dolarlık bir kredi portföyümüz var. Sektörümüz toplam kredi dağılımının sadece %2,9’unu oluşturuyor. Sektörün arzu edilen yatırımları yapabilmesi için konvansiyonel krediye erişiminin yanı sıra alternatif finansman kaynaklarından da yararlanabilmelidir. Turizmin finansal yönetim tarafında da dönüşerek sermaye piyasalarında doğru ve avantajlı kurgulardan yararlanması, varlık finansmanının desteklenmesi, imar, özel turizm koruma alanları, kıyı kenar çizgisi gibi birçok mevzuattan etkilenen sektörümüz için Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) sisteminin daha kullanıcı hale getirilmesi ve yeni iş projeleri için finansman modellerinin geliştirilmesi gibi konularda kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmalarımız doğrultusunda, elde ettiğimiz sonuçları ve önerileri Sermaye Piyasası Kurulu ve Borsa İstanbul başta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla paylaşmayı planlıyoruz. Amacımız, bu işbirlikleri sayesinde sektördeki en iyi uygulamaları hayata geçirerek yatırımcılar için daha cazip fırsatlar sunulmasıdır. Bu hedeflerimiz doğrultusunda, uluslararası yatırımcı ve işletmecilerle Türk yatırımcı ve işletmecileri buluşturacağımız 4. Turizm Yatırım Forumu’nu 26-27 Kasım tarihlerinde İstanbul’da düzenleyeceğiz. Forum, sektörün global düzeydeki gelişmelerini takip etme ve yeni yatırım fırsatlarını değerlendirme açısından önemli bir platform olacaktır” diye konuştu.