Artık turizm sektöründe çalışan işçiler, haftalık izinlerini 6 gün yerine 10 gün çalıştıktan sonra kullanabilecek. Fazla mesai de sayılmayacak. İşçi temsilcileri, düzenlemeye “hak kaybı” diyerek tepki gösterdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), turizm çalışanlarının haftalık izin hakkını değiştiren düzenlemeyi kabul etti. Buna göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan işletme belgeli konaklama tesislerinde çalışan işçiler, haftalık izinlerini 6 gün yerine 10 gün çalıştıktan sonra kullanabilecek.
11. Gün Tatil, Fazla Mesai Yok
Yeni düzenlemeye göre işçiler kesintisiz 10 gün çalıştırılabilecek, 11. gün ise hafta tatili olarak verilecek. Mevcut İş Kanunu uyarınca haftada bir gün zorunlu izin verilmesi gerekirken, turizm sektörü çalışanları bu genel kuralın dışına çıkarılmış oldu.
Ayrıca, hafta tatilinde çalışmaları durumunda turizm işçilerinin o günkü çalışmaları fazla mesai olarak da sayılmayacak.
Anayasal Hakkın Esnetilmesi Tartışma Yarattı
Anayasa’nın 50. maddesi, haftalık izin hakkını güvence altına alsa da bu yeni düzenleme ile istisna yaratıldı. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yapılan görüşmelerde işveren temsilcileri bu tür esnekliklerin inşaat sektörü gibi alanlarda da uygulanmasını talep etti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, başka sektörlerden de benzer başvuruların iletildiği belirtiliyor. Bu da uygulamanın ilerleyen dönemde genişletilebileceği yönünde işaret olarak görülüyor.
İşçi Sendikalarından Tepki
İşçi temsilcileri ise söz konusu değişikliğe sert tepki gösterdi. “Haftalık izin hakkı anayasal bir güvencedir. Bu düzenleme işçi açısından açık bir hak kaybıdır” değerlendirmesi yapan sendikalar, uygulamanın çalışma koşullarını ağırlaştıracağını savunuyor.
Editörden: Hak mı Esneklik mi?
TBMM’de kabul edilen bu düzenleme, turizm sektörü gibi mevsimsel yoğunluğu yüksek alanlarda işverenlerin esnek istihdam taleplerine yanıt verirken, çalışanların temel hakları açısından ciddi soru işaretleri doğuruyor. Haftalık izin, Anayasa’nın 50. maddesiyle güvence altına alınmış bir haktır ve bu hak, sadece dinlenme değil, insan onuruna yakışır çalışma düzeninin bir parçasıdır.
Yeni düzenleme, çalışanların haftada bir gün dinlenme hakkını 10 gün çalıştıktan sonra almasına izin veriyor. Bu, özellikle sezon yoğunluğunda zaten ağır koşullarda çalışan turizm emekçileri için hem fiziksel hem de psikolojik bir yıpranma riski taşıyor. Üstelik bu 10 gün boyunca herhangi bir ek mesai ücreti ya da dinlenme telafisi de öngörülmüyor. Bu da işçilerin uzun çalışma günlerinde fazla mesai karşılığı alamaması anlamına geliyor.
İşverenler açısından bakıldığında bu düzenleme, özellikle yaz sezonunda daha esnek personel yönetimi ve operasyonel kolaylık sağlıyor. Ancak kamu otoritesinin görevi yalnızca işverenin verimliliğini değil, çalışanın korunmasını da gözetmektir. Esneklik, eğer temel haklardan feragat ettirerek sağlanıyorsa bu bir ilerleme değil, geriye gidiş olarak değerlendirilmelidir.
Bu düzenleme, eğer ilerleyen süreçte inşaat, tarım veya perakende gibi sektörlere de yayılırsa, Türkiye’de “haftalık izin” kavramının içinin boşaltılması gibi ciddi bir risk doğar. Kısa vadede işverenleri rahatlatan ama uzun vadede iş güvencesini zedeleyen uygulamalara karşı, sosyal taraflar arasında daha güçlü bir diyalog şart görünüyor.