Turizm işçilerine haftada bir gün yerine 10 günde bir izin öngören yasa değişikliği tartışma yaratırken, DİSK düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne taşıyor. Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, “Bu hak gaspıdır, kölelik düzenine davetiye çıkarılıyor” dedi.
Turizm sektöründe çalışan işçilerin hafta tatili hakkına ilişkin yeni yasal düzenleme, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) tepkisini çekti. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilip 14 Temmuz 2025’te Resmî Gazete’de yayımlanan değişiklikle, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli konaklama tesislerinde çalışan işçilerin artık haftada bir değil, 10 gün aralıksız çalıştıktan sonra 1 gün izin kullanabileceği açıklandı.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, düzenlemeyi “hak gaspı” olarak niteleyerek, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaklarını duyurdu. Çerkezoğlu, “Anayasa’nın hem dinlenme hakkı hem de eşitlik ilkesiyle açıkça çelişen bu değişiklik iptal edilmelidir. Bunun için gerekli tüm hukuki adımları atacağız,” dedi.
Düzenlemeyle birlikte, hafta tatilinde çalışan turizm işçilerine fazla mesai ücreti de ödenmeyecek. Çerkezoğlu bu duruma tepki göstererek, “İşçi dinlenmeden çalıştırılacak, karşılığında hiçbir ek ücret almayacak. Bu, kölelik düzenine davetiye çıkarmaktır,” ifadelerini kullandı.
“Bu Sadece Turizm İşçisinin Sorunu Değil”
DİSK, uygulamanın zamanla diğer sektörlere de yayılabileceği uyarısında bulundu. Özellikle inşaat gibi emek yoğun sektörlerden benzer taleplerin geldiğine dikkat çekilerek, “Bugün sessiz kalırsak, yarın tüm işçilerin hakları tehlikeye girer” açıklaması yapıldı.
“Dinlenme Hakkı Lütuf Değil, Anayasal Haktır”
2016 yılında yürürlüğe giren düzenlemeyle turizm sektöründeki denkleştirme süresi iki aydan dört aya çıkarılmıştı. DİSK, 14 Temmuz’da yürürlüğe giren yeni düzenleme ile birlikte turizm işçileri için “kölelik benzeri bir çalışma düzeninin” yasallaştığını savunuyor.
Çerkezoğlu, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Bu düzenleme geri çekilmelidir. Dinlenme hakkı, sağlıklı bir yaşamın ve onurlu bir çalışmanın temelidir. Anayasa ve uluslararası hukuk tanır, biz de tanımak zorundayız.”