Çarlık Rusyası döneminde yapılan ve 1968 yapımı Kafkas Kartalı filmine ev sahipliği yapan Katerina Köşkü, yıllardır gündeme gelen restorasyon projelerine rağmen hâlâ turizme kazandırılamadı.
Kars’ın Sarıkamış ilçesinde bulunan, Rus Çarı II. Nikola tarafından yaptırıldığı bilinen tarihi Katerina Köşkü, her geçen gün biraz daha yıpranıyor. Mimari dokusu ve tarihiyle bölgenin en önemli kültürel miraslarından biri olan köşk, yıllardır çeşitli projelerle gündeme gelse de hâlâ turizme kazandırılamadı.
1968 yılında çekimleri yapılan ve Fatma Girik ile Fikret Hakan’ın başrollerini paylaştığı Kafkas Kartalı filmine ev sahipliği yapan köşk, dönemin sinemasında da önemli bir iz bırakmıştı. Halk arasında “Katerina’nın Köşkü” olarak anılsa da yapının aslında Çar II. Nikola tarafından hasta oğlu Aleksi için rehabilitasyon merkezi ve aynı zamanda av köşkü olarak inşa ettirildiği biliniyor.
Girişimler sonuçsuz kaldı
Köşk için yıllar içinde birçok kez restorasyon ve turizme kazandırma projeleri gündeme geldi. Ancak bu girişimlerin hiçbiri kalıcı bir sonuca ulaşmadı. Yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların hazırladığı tasarılar çoğu zaman ödenek yetersizliği, bürokratik engeller veya uygulamaya geçirilmeyen planlarla sonuçsuz kaldı.
Sarıkamış’ın kış turizmiyle öne çıkan bir merkez haline gelmesine rağmen, bölgenin en önemli tarihi yapılarından birinin hâlâ atıl durumda bırakılması, hem kültürel miras açısından hem de turizm ekonomisi bakımından eleştirilere yol açıyor. Uzmanlar, köşkün restore edilip müze veya kültür evi olarak turizme kazandırılmasının bölgeye ciddi bir değer katacağı görüşünde birleşiyor.
Her geçen gün daha fazla yıpranıyor
Bugün bakımsızlık nedeniyle duvarları dökülen, iç bölümleri tahrip olan köşk, zamanla geri dönülmez bir yıkıma sürükleniyor. Bölge halkı ve tarihçiler, Katerina Köşkü’nün Sarıkamış’ın doğal ve kültürel değerleriyle birlikte ele alınarak acilen koruma altına alınması gerektiğini vurguluyor.
Kars’ın turizm potansiyeli her geçen yıl artarken, köşkün hâlâ değerlendirilmemesi büyük bir kayıp olarak görülüyor. Eleştiriler, “Onlarca kez gündeme gelen bir mirasın hâlâ kurtarılamaması, tarihimize karşı duyarsızlığın en somut göstergesidir” yorumlarıyla dile getiriliyor.





