TURİZOOM Tourism Hotel Consulting Kurucusu Ali Can Aksu, turizm sektöründe köklü bir dönüşüm ihtiyacına dikkat çekerek, “20 yıllık kalkınma ve yenilenme dönemine giriyoruz” diyor. Ona göre, artık sadece sayılarla büyüyen değil, anlamla derinleşen bir turizm anlayışı ön plana çıkıyor.
Ali Can Akusu’nun, artık çok olan değil, anlamlı olan tercih ediliyor başlıklı yazısı;
Çünkü dünya artık başka bir yöne gidiyor.
Uzun yıllar boyunca turizm sektörü; “çok fazla oda”, “çok fazla yemek”, “çok fazla etkinlik” formülüyle büyüdü. Ne kadar çok sunarsak, o kadar çok kazanacağımızı düşündük. Ancak dünya artık bu anlayıştan hızla uzaklaşıyor. Tüketim alışkanlıkları kökten değişiyor.
Artık çok olan değil, anlamlı olan tercih ediliyor.
Modern gezgin, daha az ama daha iyi anlayışıyla hareket ediyor. Kalabalık büfeleri değil, yerel tatları arıyor. Beton yığınlarını değil, doğayla bütünleşmiş mimariyi seçiyor. Anonim deneyimlerden çok, kişiselleştirilmiş ve otantik anılar peşinde koşuyor. Kısacası: dünya, tüketim alışkanlıklarından vazgeçti.
Ama biz turizmde hâlâ 20 yıl önceki ezberleri tekrar ediyoruz.
Oysa turizm bir vitrin değil, bir değer üretim alanıdır.
Artık yatak sayısıyla değil, hikâyesi olan mekânlarla yarışıyoruz.
Daha büyük tesislerle değil, daha sürdürülebilir işletmelerle öne çıkıyoruz.
Bu noktada radikal bir karar verme zamanımız geldi:
Topyekûn yenilenmeliyiz.
Konseptten hizmete, pazarlamadan eğitime, yatırım anlayışından kamu politikalarına kadar her şey yeniden düşünülmeli. Çünkü dünya artık yeni bir yolculukta ve bu yolculuk, tüketim değil, bilinç yolculuğu.
Bu değişimi görmeyen her işletme, her kurum ve her aktör, geleceğin dışında kalmaya mahkûm.
Ama bu değişimi yönetenler, sadece sektörü değil, geleceği inşa eden öncüler olacak.
Bu dönüşüm, sadece otel yatırımcılarını değil, başta seyahat acenteleri ve otelcilik sektörü olmak üzere tüm paydaşları doğrudan ilgilendiriyor.
Acenteler artık sadece “satış yapan” değil, deneyim tasarlayan yapılar olmak zorunda.
Otelciler sadece “konaklama sunan” değil, değer üreten, anlam katan, duygu uyandıran işletmelere dönüşmeli.
Pazarlama dilimiz, operasyon kültürümüz, çalışan eğitimimiz ve destinasyon yönetimimiz; bu yeni tüketici profilini anlamak ve karşılamak üzere yeniden kurgulanmalı.