BookingAgora’nın düzenlediği havayolları ve otelcilik alanlarında etkin liderleri buluşturan oturumlarda 2 önemli konu masaya yatırıldı. Havayolları liderleri dijitalleşmeyi, otel yöneticileri ise sürdürülebilirliği konuştu.
Turizm ve seyahat endüstrisini buluşturan en kapsayıcı etkinliklerden biri olan Uzakrota, 250 farklı büyüklükteki şirketi, 15 binden fazla sektör profesyonelini buluşturdu. Otelcilik, havacılık, kruvaziyer, transfer ve araç kiralama gibi seyahatin birçok alanını kapsayıcı 60 oturumda 200 konuşmacı, küresel seyahat endüstrisinin bugününü ve gelecek yaklaşımlarını konuştu. BookingAgora’nın düzenlediği havayolları ve otelcilik alanlarında etkin liderleri buluşturan oturumlarda 2 önemli konu masaya yatırıldı. Havayolları liderleri dijitalleşmeyi, otel yöneticileri ise sürdürülebilirliği konuştu.
Dijitalleşmenin havayollarına etkisi ve yakın gelecek
‘’Dijitalleşmenin havacılık sektöründeki etkileri ve stratejik hedefler’’ başlıklı oturumu TÜRSAB Havayolu Bilet Satış ve IATA İhtisas Komitesi Başkan Yardımcısı / Section Tourism Kurucusu Buket Durmuş yönetti. Buket Durmuş’un havayolları markalarına kullandıkları teknoloji ürünlerini, entegre dijital çözümleri, çoklu zeka kullanımının yarattığı fırsatları ve risk yönetimi sorularını yönelttiği oturuma Air Canada Doğu Avrupa Türkiye Genel Müdürü Nedime Konuksever, Middle East Airlines Türkiye Genel MüdürüNesrin Sander, Emirates Airlines Türkiye Romanya ve Bulgaristan Genel Müdürü Mehmet Gürkaynak, AirepGenel Müdürü Tolga Taşkesen konuşmacı olarak katıldı. Öne çıkan çarpıcı başlıklar kısaca şöyle oldu:
‘’AI kullanan firmalar daha kârlı ve kazançlı olacak’’
Nedime Konuksever (Air Canada Doğu Avrupa Türkiye Genel Müdürü):
- 2025’te en çok aranan yeteneklerin başında dijital okuryazarlık, yapay zeka akıcılığı geliyor. Her 3 çalışandan 1’inin yapay zeka olacağı iddia ediliyor. Air Canada 2018 yılında 75’den fazla AI uzmanını istihdam etmekle bu yolculuğa başladı. Böyle yeni bir alanda bir havayolu bu kadar çok uzmana neden ihtiyaç duydu derseniz, o dönemde havayolunun ihtiyaçlarını karşılayan hazır çözümler piyasada yoktu. Air Canada AI çözümlerini şirket içinde in-house olarak aktif olarak geliştirdi.
- In-house insan gücümüzün çok önemli ve stratejik bir gereklilik olduğuna inanıyoruz. Bakım planlama ve zaman performans programlarında in-house çözümlerden yararlanıyoruz. Gelişim aşamasındaki diğer projemiz ise gelişmiş bir rehberlik sağlayarak mevcut politikalarımızı ve prosedürlerimizi basitleştirmek. Çağrı merkezi ve misafir ilişkileri ekiplerinin hayatını kolaylaştırmayı hedefliyoruz.
- Yapay zeka, farklı senaryoları simüle ederek uçuş planlarının başarısını önceden tahmin ediyor. Bu sayede olası gecikmeler, iptaller veya rötarlar minimize ediliyor. Veri Analizi ile uçuş verileri, hava durumu, hava trafiği gibi birçok faktör analiz edilerek optimal uçuş rotaları ve zamanlamaları belirleniyor.
- Tahminci Bakım ile uçakların hangi parçalarının ne zaman arızalanabileceği tahmin edilerek, planlı bakım işlemleri daha etkin bir şekilde gerçekleştiriliyor. Kaynak Optimizasyonu ile bakım ekiplerinin ve yedek parçaların daha verimli kullanılması sağlanarak maliyetler düşürülüyor. Potansiyel arızaların önceden tespit edilmesiyle uçak güvenliği artırılıyor.
- Yapay Zeka, Air Canada’ya verimlilik artışı, maliyet düşüşü, misafir memnuniyeti ve rekabet üstünlüğü avantajı sağlıyor. Yapay zekanın havacılık sektöründeki etkisi giderek artacak. İnanılmaz gelişmeler göreceğiz. Otonom uçuşlar, kişiselleştirilmiş seyahat deneyimleri ve daha sürdürülebilir uçuşlar gibi gelişmeler bekleniyor. Tabii ki daha sürdürülebilir bir seyahat hedefimiz olacak. Ancak bu süreçte birtakım zorluklar da olacak. Veri gizliliği ve güvenlik. Kişisel saldırı havayollarının itibarına ciddi zarar verebilir. Teknolojik yatırım maliyeti çok yüksek ve güncellenmesi daha da önemli. Personelin eğitimi, mevcut yetenek eksikliği için ne yapılabilir kolay bir süreç değil, bu yolda güvenliğin artırılması için çalışmalar yapıyoruz.
- Sektörü dönüştürecek gelişmeler de var; AI yakıt kullanımında bize fayda sağlayacak. Climate kontrol AI sayesinde daha da gelişecek. Bu bize yakıt avantajı olarak yansıyacaktır. AI kullanan firmalar daha kârlı kalacak, optimizasyonu daha iyi yapanlar daha kazançlı olacak. In-house ekiplerin uzun vadede önemli ve sürdürülebilir olduğunu düşünüyorum.
‘’Uçak korkusu tarih olacak, artık tribülansa girilmeyecek’’
Nesrin Sander (Middle East Airlines Türkiye Genel Müdürü):
- Dijitalleşme ve teknoloji havacılık sektörünün olmazsa olmazı geleceği. Biz MEA olarak yeniliklere adapte için kendimizi sürekli geliştiriyoruz. Bütün havayollarının ortak amacı yolcusuna daha güvenli daha konforlu hizmet sunmak; en kısa en hızlı çözümü üretmektir. Online rezervasyon ve biletleme sistemimiz, rezervasyon değişikliği, iade, özel yemek seçiminizi komplike olmayan dijital platformlarımızdan yapabiliyorsunuz. Online check-in sistemi ve havaalanlarında bulunan self-servis kiosk’larımız sıra beklemeden işlemlerinizi en kısa zamanda yapmanızı sağlıyor. MEA’nın sadakat programında lounge ve fast track hizmeti alıyorsunuz. Film ve müzik sistemlerimiz var. Zaman çok önemli bir kavram. Bizim için en önemli şey yolcuya işlemlerini en kısa sürede yapma konforunu sunmak.
- Sektörümüzde çığır açacak güzel haberler var. Kaliforniya Üniversitesi’nde uçak korkularını ortadan kaldıracak bir AI araştırması yapılmış. Çok yakın bir gelecekte artık uçaklar tribülansa girmeyecek. Herkesin büyük bir korkusuydu tribülans. Havacılıkta çok büyük bir gelişme olacak bu. Bunun yanı sıra 15 havayolu Apple ile anlaşma yapmış. Bunların arasında THY ve Air Canada da var. Air tech kullanımı yapılacak bagajlarda. Yolcu ve havayolu bagajın nerde olduğunu takip edebilecek. Bunlar çok güzel haberler ve yakın gelecekte uygulamada göreceğimiz gelişmeler.
‘’Dijitalleşmenin en önemli önceliği entegre sistemler’’
Tolga Taşkesen (Airep Genel Müdürü):
- Havayolları turizmin bölünmez ve önemli bir parçası. Uçak olmadan diğer turizm faaliyetleri; otel, araç gibi turizm faaliyetleri olmadan da havayolunun tek başına bir anlamı kalmıyor. Dijital dönüşümün en önemli önceliklerinden bir tanesi entegre sistemler, ‘paketleme’ dediğimiz entegre sistemler. Dijital çözümlerin gelişmesi, entegre sistemleri daha gelişmiş hale getiriyor, bu da hem misafir memnuniyetini arttırıyor hem de rekabette avantaj sağlıyor. Bu dijital çözümlerle havayolları, oteller, araç kiralama ve transfer firmaları ile entegrasyonunu daha sağlıklı, hızlı sağlıyor ve güvenilirliği arttırıyor. En sağlıklı platformlardan birisi de BookingAgora. Bu sistemler geliştikçe havayolları da gelişmelerini sürdürecek.
- Dijital çözümlerin en önemlisi ise AI. AI’ın Havayolu ve Turizm sektörüne en önemli katkılarından biri müşteri davranışlarını ve alışkanlıklarını tespit edebilmek olacak. Bu sayede talepler en doğru şekilde karşılanıp, ihtiyaca yönelik teklifler sunulabilecek. Örneğin, sık seyahat eden bir yolcuya belirli bir destinasyonda öneriler sunmak veya bilet fiyatlarında özel indirimler tanımlamak gibi kişiselleştirilmiş kampanyalar yaratılabilir.
- Dijital çözümler aynı zaman Sadakat programlarının entegrasyonunda da çok büyük kolaylıklar sağlayacak. Havayolu şirketleri ile otel zincirleri, restoranlar veya eğlence merkezleri arasında sadakat programları entegre edilerek, yolcuların daha fazla hizmetten avantajlı koşullarda faydalanması sağlanabilir.
Bu çözümler, müşteri deneyimini iyileştirirken havayolu ve turizm sektörleri arasındaki sinerjiyi artırır. Teknolojiyle birlikte gelen dijital dönüşüm, bu iki sektör arasındaki ortak projeler ve entegre çözümler açısından büyük fırsatlar sunuyor.
‘’Bagajımızı kimseyi görmeden yürüyen banta teslim edeceğiz’’
Mehmet Gürkaynak (Emirates Airlines Türkiye Romanya ve Bulgaristan Genel Müdürü) :
- Bundan 50 sene önce uçak bileti satarken, telefon ile manuel olarak karşındaki bir kara tahtadan tebeşirle yazıp çizerek bilet satışı yapılıyordu. Günümüzde gelinen noktada teknoloji ve müşteri odaklı geçirilen evrim sonucunda artık havacılığın her alanının “experience çağına” geçtiğini söyleyebiliriz. Artık havayolları ‘en iyi fiyat- en iyi hizmet- en iyi koltuk seçimi – en iyi yemek seçimi” gibi varyantlar ile misafirlerine bu seemless experience’i yaşatmak ve sağlamak istiyor. Burada da tabii işin içine bugun havayollarının en önemli gündemlerinden biri olan NDC giriyor. NDC yani New Distrubution Capability, havayollarinin misafirlerine bütün hizmetlerini tastamam sunmak için yaratılmış bir rezervasyon sistemi olarak düşünülebilir. İş ortaklarımız Emirates NDC sistemine direk bağlanabildikleri gibi; yine agrigator denilen teknoloji yatırım ve geliştirmesini yapmış aracı firmalar üzerinden bu bağlantıyı yapabilirler . KPLus da bugün Türkiye’de Emirates NDC ürününün offical teknoloji partneri olmuş durumda. Önümüzdeki dönem bütün havayolları, bütün acenteler ve GDS sistemleri bu trende ayak uyduracak.
- Havalimanlarında çok yakında bizi çığır açacak yenilikler bekliyor olacak. Bugün Türkiye’de çipli pasaportlarla polis görmeden geçiş yapıyoruz, Dubai’de ise hiç pasaport göstermeden yüz tanıma sistemleri ile pasaport kontrolü gerçeklestiriliyor. Çok yakında ben Mehmet Gürkaynak olarak kimseyi görmeden havalimanına girdiğim anda beni havalimanının yapay zekası yakalayacak, nereye ve hangi uçuşa gideceğimi bilecek, ben sadece gidip boş bir bagaj bandına bagajımı bırakıp her yerden yüz tanıma sistemi ile geçerek uçağıma bineceğim.
Otelcilikte sürdürülebilirlik uygulamaları ve yeni yaklaşımlar
Otelcilikte sürdürülebilirlik stratejileri ve yenilikçi uygulamaların masaya yatırıldığı, BookingAgora oturumunda moderatörlüğü Vista Tourism Genel Müdürü Ece Yiğit üstlendi; Sofitel Otel Genel Müdürü Bozkurt Atabek, JW MAriott Hotel Ankara Genel Müdürü Dr. Hakan Arslan, Le Meridien İstanbul Genel Müdürü Sinan Udil, Divan İstanbul Oteli Genel Müdürü Yulia Kardeşoğlu konuşmacı olarak yer aldı. Ece Yiğit’in ‘’Bu dünyadan, bu ülkeden ve çalıştığımız şirketlerden bir tane var ve onları korumalıyız. Anne bakışıyla yaklaşmak gerekiyor’’ sözleriyle açtığı oturumda öne çıkan başlıklar şöyle oldu.
‘’En düşük karbon ayak izini yaratacak otel, uçak, rota tercih edilecek’’
- Bozkurt Atabek (Sofitel İstanbul Taksim Genel Müdürü):
- Sürdürülebilirliğe sadece su tüketimi ve enerji harcamasını kontrol etmek açısından bakmıyoruz. Antalya’dan gelen bir narenciye yerine daha yakın bir yerden gelen narenciyenin karbon salınımı elbette ki daha az. Bunların bizim için önemli olduğunun son yıllarda farkına varmaya başladık. Akkor zinciri olarak tek kullanımlık plastikleri tamamen elemine ettik. Odalarda çöp kovalarının içinde plastik kullanılmaması veya torba kullanılmadan yapılan değişikliklerin bize maliyetleri var. Bu dönüşümün kıymetini anladık. Uluslararası işbirliklerinde artık öncelikli aranan şu, karbon ayak izi sertifikanız var mı diye soruyorlar. Biz de bütün çalışmalarımız bu yönde geliştiriyoruz.
- Otelcilikte sürdürülebilirliğin 5-10 yıl içinde nerelere geleceğini tahmin etmek zor, her şey taahhül ettiğimizden çok hızlı ilerliyor. Bugün hayal bile edemeyeceğimiz şeyin yarın hizmetimizde olduğunu görüyoruz. Çok yakın bir dönemde şöyle bir gelişme olmasını bekliyorum; misafirlerimiz seyahatlerini organize ederken karbon ayak izi ölçümlemesi hayatlarının bir parçası haline gelecek. Dijital ortamlar bizlerden topladığı verilere dayanarak misafirlere evinden çıkıp gitmesine ve geri dönmesine kadar en az karbon ayak izi oluşturmak için hangi havayolu ve hangi rota ile gitmesi, hangi otelde kalması gerektiği detaylarına kadar çıkaracak. Misafirler de buna göre bir rota oluşturacak.
‘’Atık takip sistemi, eskiyen çarşaflardan bez çanta, ananastan sabun’’
- Sinan Udil (Le Meridien İstanbul Genel Müdürü):
- Her markanın olduğu gibi bizim de 2030’lu yıllara kadar sürdürülebilirliğin geliştirilmesi konusunda taahhüdümüz var. Şu anda biz yenilenebilir bir enerji kullanıyoruz. Le Meridien olarak enerjimizin yüzde 30’u yenilenebilir kaynaklardan, taahhüdümüz bunu yüzde 50’ye kadar çıkarmak. Sürdürülebilirlik kuzey kutbunda bir otel için ne kadar önemliyse bizim için de o kadar önemli. Biz global kuralların dışında İstanbul olarak da adımlar atıyoruz.
- Sürdürülebilir olmanın bir maliyeti var evet ama biz bu maliyeti karşılamak zorundayız. Su tasarrfufu veya yatak takımını bir kez değiştireceğiz dediğimizde misafir memnun olmayabiliyor. Burada yapmamız gereken bizim personelimizle birlikte nasıl bir çaba içinde olduğumuzu misafirlerimize göstermemiz gerekiyor.
- Yağmur suyunu tuvaletlerde kullanıyoruz. Akıllı tartı kullanmaya başladık. Büfeden gelen yiyecekleri saptıyoruz, atık takibi yapıyoruz. Yenmeyen yiyecekleri saptıyor onları mönüden çıkarıyoruz. Barınaklara gönderiyoruz. Atık maliyetini minimuma indiriyoruz. Atık takip sistemimizi sayesinde ananas kabuklarının çok büyük atık oranı olduğunu gördük. Bundan deterjan üreterek temizlikte kullanmaya başladık. Yüksek miktardaki atık yağlardan sabun üretiyoruz ve misafirlerimize şık ambalaj içinde hediye ederken açıklıyoruz ve hassas olduklarımızı görüyorlar. Eskiyen çarşaflardan bez çanta üretiyoruz personelimizle boyararak misafirlerimize hediye ediyoruz.
- Booking.com’a göre misafirlerin yüzde 53’ü tesisin sürdürülebilirliğinden memnun değil. Dolayısıyla geliştirmeliyiz. Burada bir önemli nokta da şu ki; binalarımız sustainable değil. Amsterdam havaalanında camlar güneş toplayacak şekilde yapılmış örneğin. İnşaat yatırımlarımızı da bu yönde yaptığımızda daha da gelişmiş olacağız.
- Şarap şişelerini press’leyerek tabak yapıyoruz
- Dr. Hakan Arslan (JW MAriott Hotel Ankara Genel Müdürü):
- İlk kez 1972’de BM’de dile getirilen bir kavram sürdürülebilirlik. Global bakış açısına sahip olan zincir otellerde bu başlık son 10 yıldır ciddi bir şekilde ele alındı. Ciddi uygulamalar yapıyoruz. Enerji ile ilgili yatırımlar yaptık. Toplam enerjimizin yüzde 15’ini biz elde ediyoruz. Doğalgazdan elektrik üretimi gibi bir uygulamamız var. Yağmur ve atık sularının sisteme dahil edilmesini sağlıyoruz. Market uygulamamızda kendi bahçemizden ürettiğimiz sürdürülebilir ürünlerimizin satışını yapacağız. Şarap şişelerini pressleyerek tabak haline getiriyoruz.
- Bu süreçte turizme entegrasyonun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bilişim ve teknolojinin de gelişmesiyle turizme entegrasyon önem kazanıyor. Plastik oda kartları verilmeden, misafirler kendi ödemelerini gerçekleştirerek QR kodlarıyla odalarına girebiliyor. Yapay zeka yine ön plana çıkacak. Yaşadığımız günlerde sürdürülebilir istihdamın da önemli olduğunu düşünüyorum. İK’ya yönelik sürdürülebilirlik önem kazanacak. Bunu personele indirgemediğimizde, personel eğitimine önem vermedikçe sürdürülebilirlikle ilgili yol kat etmemiz mümkün değil, daha çok önem vermeliyiz.
- Çalışanlarımıza yönelik base eğitimimizde geçtiğimiz yıl itibarıyla sürdürülebilirlik koyduk. 3 fazdan oluşan sürdürülebilirlik süreçlerinde Anadolu’da parlayan bir yıldız otel olarak ilk kez Forbes’a başvurduk.
‘’Misafirlerin yüzde 70’i eco-friendly otelleri tercih ediyor!’’
- Yulia Kardeşoğlu (Divan İstanbul Oteli Genel Müdürü)
- Divan Otel olarak, sürdürülebilirlik anlayışımızın en temel unsurlarından biri, çalışanlarımızın bu konuda farkındalık sahibi olması ve sürece aktif bir şekilde dahil olmalarıdır. Bu konuda ciddi bir çaba sarf ediyoruz, çünkü sürdürülebilirlik sadece tepe yönetiminin değil, tüm çalışanların benimsemesi gereken bir anlayış. Bu noktada, Divan Akademi önemli bir rol oynamaktadır. Ayrıca, sürdürülebilirlik stratejilerimizi günlük operasyonlarımıza entegre etmek için tüm personelimize belirli sorumluluklar veriyor ve onları bu sürecin bir parçası haline getiriyoruz. Böylece sürdürülebilirliği sadece bir yönetim anlayışı olarak değil, herkesin benimsediği bir kültür haline getiriyoruz.
- Gelecekte misafir beklentilerinin önemli ölçüde değişeceğini ve sürdürülebilirlik ile daha fazla kişiye özel deneyim taleplerinin öne çıkacağını düşünüyorum. Seyahat alışkanlıkları, özellikle lüks segmentte, hızla evriliyor. Misafirlerin daha fazla yer görmek isteyip, gün sayılarının azalması, otellerin daha esnek ve kişiye özel deneyimler sunmasını gerektirecek. “Şaşırt, şımart” sloganı altında, her misafire özel, unutulmaz deneyimler yaratmak, gelecekteki başarı için kritik bir faktör olacak.
- Ayrıca, sürdürülebilirlik ve ekoturizm, giderek daha fazla misafirin öncelik verdiği bir konu haline geliyor. Booking.com’un araştırmasına göre, misafirlerin yüzde 70’i eco-friendly otelleri tercih ediyor. Bu, otelciler için sürdürülebilirlik uygulamalarını benimsemenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Misafirler, çevreye duyarlı otellerde kalmayı, geri dönüşüm, enerji verimliliği ve yerel üreticilerle iş birliği gibi uygulamaların öne çıktığı tesislerde vakit geçirmeyi daha fazla tercih edecekler.
- 6 otelimizde karbon ayak izimizi hesaplayarak bu verileri bağımsız bir kuruluşa doğrulattırıyoruz. Ayrıca, otellerimizde Karbon Nötr Konaklama süreçleri başlattık. Bu projeyle misafirlerimizi çevresel etkiler hakkında bilgilendiriyor ve onlara daha sürdürülebilir bir konaklama deneyimi sunuyoruz. 2024 yılı itibariyle, bu projeyi genişleterek sadece konaklama değil, etkinlik ve organizasyonlar için de karbon nötr çözümleri devreye alacağız. Yerel tedarikçileri tercih ederek ve yerel istihdamı artırarak ekonomiye katkı sağlıyoruz. Yerel bir marka olarak sektörümüzde standartlara uygun tek sürdürülebilirlik raporunu paylaşan tek markayız. Örneğin, Divan İstanbul Otelimiz, Green Key belgesine sahip olup, çevresel yönetim uygulamalarımızın uluslararası standartlara uygunluğunu kanıtlamaktadı