Perşembe, Aralık 18, 2025
Ana SayfaOteller & Acenteler “Yangın Güvenliği Ertelenemez, Uygulama Doğru Yönetilmeli”

 “Yangın Güvenliği Ertelenemez, Uygulama Doğru Yönetilmeli”

Turizm sektöründe, yangına dayanıklı kapı ve kilit sistemlerine geçiş süreci; otel işletmeleri açısından teknik, mali ve idari zorluklar barındırıyor. 31 Aralık 2025’te yürürlüğe girecek yönetmelik kapsamında, otellerin kapı sistemlerini TS EN 1634-1 standardına uygun hâle getirmesi gerekiyor. Süreci ve sektörün karşılaştığı sorunları BOYD Başkanı Sabahattin Duman ile konuştuk.Yangın güvenliği ertelenemez; standartlar yatırımın bir parçasıdır” diyen Duman, geçiş sürecinde planlı ve gerçekçi adımların önemini vurguluyor.

TS EN 1634-1 standardına uygun kapı kilitlerine geçiş otellerde ne gibi teknik ve mali sorunlar doğuruyor?

Başlamadan önce şu bilgiyi vermek gerek: TS EN 1634-1, kapı ve bağlantılı ekipmanların – örneğin kasa, menteşe, kilit – yangın anında ne kadar süreyle işlevini sürdürebildiğini ölçen bir standarttır. Yani dayanıklı bir kapı yeterli değildir; üzerindeki kilidin de yangına karşı görevini yapabilmesi bu testle değerlendirilir.

Biz yangın güvenliğini tartışmaya açık bir konu olarak görmüyoruz. Hayat güvenliğini ilgilendiren her düzenlemeyi öncelikli kabul ediyoruz. Bu yüzden TS EN 1634-1 bizim için hem doğru hem de gereklidir. Ancak uygulama kısmı, özellikle aktif hizmetteki oteller için hem teknik detaylar açısından karmaşık hem de finansal anlamda ciddi bir yük oluşturur.

Çünkü bu standart, sadece kilidin değişmesini değil, tüm kapı sisteminin birlikte ele alınmasını öngörüyor. Kapı kanadı, kasa, menteşe ve bazı durumlarda duvar yapısı dahi hesaba katılıyor. Yani “kilidi çıkar, yenisini tak” mantığı bu işte geçerli değil. Özellikle eski yapılarda her oda için özel çözüm üretmek zorunlu olabiliyor.

Ürünlerin dövizle fiyatlandırılması, sertifikalı işçilik ve montaj maliyetleri de eklendiğinde ciddi bir bütçe planlaması gerekiyor. Yine de sektör olarak bu yükümlülüğün farkındayız. Çünkü yangın güvenliği gelişigüzel ertelenebilecek bir konu değil; burada “idare ederiz” anlayışı kabul edilemez.

31 Aralık 2025 tarihli geçiş süreci hakkında görüşünüz nedir?

Net konuşmak gerekirse; bu sürecin daha da uzatılmasını doğru bulmuyorum. Devlet zaten yeterince esnek davranmış ve makul bir geçiş süresi tanımıştır. Asıl önemli olan, bu zaman diliminin planlı ve doğru şekilde değerlendirilmesidir.

Turizm işletmeciliğinde sorunları ertelemek yerine, öngörülü davranmak gerekir. 2025’in sonu, düzenli çalışan ve iyi planlama yapan işletmeler için ulaşılabilir bir hedef. Asıl risk, bu sürenin “nasıl olsa yine uzar” mantığıyla boşa harcanmasıdır. Artık uygulamaya odaklanmamız gerekiyor.

Yalnızca bir beklenti söz konusu olabilir: Ürünlerini tedarik etmiş ama uygulayıcı firmalardaki yoğunluk nedeniyle montajı tamamlayamayan işletmelerin iyi niyeti dikkate alınmalı. Hatta otel hizmeti devam ederken montajı tamamlanmamış bölümlerin geçici olarak devre dışı bırakılması mantıklı bir adım olur. Çünkü insan sağlığı her şeyden önemlidir.

Piyasada kapı ve kilit sistemlerinin temin ve montajıyla ilgili yaşanan sıkıntılar nelerdir?

Geçiş süreci hızlandıkça, doğal olarak talep de yükseldi. Ancak sertifikalı ürünlerin sınırlı sayıda olması, bazı ürünlerin teslim süresini uzattı. Aynı zamanda bu konuda uzmanlaşmış ekip bulmak her bölgede kolay değil.

Yine de bunu kalıcı bir sorun olarak görmüyorum. Piyasa zamanla yeni talebe adapte olacaktır. Ancak önemli olan, işletmelerin geçici, belgesiz veya kısa vadeli çözümlere yönelmemesidir. Yangın güvenliği “evrakta tamam” mantığıyla geçiştirilemez.

Bu dönüşüm misafir güvenliği ve marka itibarı açısından ne anlama geliyor?

Yangın güvenliğine yönelik yatırımlar dışarıdan görünmese de oldukça değerlidir. Misafir kapının sertifikalı olup olmadığını sorgulamayabilir; fakat kriz anında o kapının işlevini yerine getirmesi hayat kurtarır.

Kültürel miras ya da sit alanı içindeki tesislerde neden süreç daha karmaşık?

Asıl karmaşa burada başlıyor. Çünkü bu tür yapılar, hem yangın güvenliği mevzuatına hem de mimari-tarihi koruma kurallarına tabi. Yani iki farklı yasal düzenleme çakışıyor.

Bu gibi yerlerde kapıların birebir değiştirilmesi mümkün olmayabiliyor. Ölçü, malzeme ve mimari bütünlük korunmalı. Bu da standart çözümlerin işe yaramamasına sebep oluyor. Burada hem güvenliği sağlayan hem de tarihi dokuyu bozmayan özel proje ve onay süreçlerine ihtiyaç var.

En çok belirsizlik de burada yaşanıyor. İşletmeciler, neyin uygun görülüp neyin görülmeyeceğini net şekilde bilmek istiyor. Bu alanın şeffaf ve anlaşılır hale getirilmesi, sürecin sağlıklı işlemesi için kritik öneme sahip.

Kamu kurumları ve sektörel kuruluşlar bu süreçte yeterince yardımcı oluyor mu?

Genel bilgilendirme açısından ciddi bir eksiklik yok. Ancak iş uygulamaya geldiğinde, özellikle tarihi ve sit alanlarındaki tesisler için daha net, yazılı ve bağlayıcı yönlendirmelere ihtiyaç duyuluyor.

Bilgi kirliliği sektörde hâlâ çok fazla. Bazı işletmeler teknik detaylara takılıp süreci oyalamaya çalışıyor. Mesela “Koridorla çıkış arası 12 metre yeterli mi?” gibi sorularla süreci detayda boğuyorlar. Bu bana hep şu benzetmeyi hatırlatır: İmama “Neyin zekâtını vereyim?” diye sormak yerine, “Neyin zekâtı verilmez?” sorusuna cevap aramak gibi…

Bu konuya “devlet mecbur kıldı” diye değil, insan hayatını korumak için yaklaşmalıyız. Dernek olarak üyelerimizi bilgilendiriyoruz ama bilgi kirliliği ile de mücadele can sıkıcı. Bu konu kurumlar arası koordinasyonla çözülebilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı, yerel yönetimler ve ilgili teknik birimlerin birlikte hareket etmesi süreci oldukça kolaylaştıracaktır.

BOYD olarak biz neler yapıyoruz?

BOYD olarak bu süreci tribünden izlemiyoruz. Üyelerimizi yalnız bırakmıyor, mevzuat ne diyor, uygulama nasıl olmalı tek tek anlatıyoruz.
Sadece anlatmakla da kalmıyor, çözümün peşinden gidiyoruz. Yerel yönetimlerden bakanlıklara kadar herkesle temastayız.
Özellikle tarihi binalar için “hem yansın, hem yaşasın” dedirtmeyecek çözümler geliştirmek için kafa yoruyoruz.
Üyelerimiz sahada neyle karşılaşıyorsa, biz de masada onu konuşuyoruz. Gerekiyorsa dosyayı koltuğun altına alıp ilgili kuruma gidiyoruz.
Yani kısaca: Dönüşüm varsa, BOYD orada.

Devlet destekleri ve teşvikler bu süreçte nasıl katkı sunabilir?

Bu yatırımlar bir opsiyon değil; zorunluluk. Bu nedenle destek mekanizmaları uygulamayı hızlandırmak adına çok önemli. Ancak beklenti süre uzatımı değil; süreci kolaylaştıracak adımlardır.

Özellikle kültürel miras niteliği taşıyan tesislerde alternatif uygulamaların resmi olarak tanımlanması, onay süreçlerinin netleştirilmesi ve bürokrasinin azaltılması çok büyük katkı sağlar. İşletmeci netlikten güç alır; belirsizlikten değil.

Ayrıca, 2025 yılı itibarıyla gelir kaybı yaşayan ve yatırım yapmakta zorlanan tesisler için uygun kredi destekleri sağlanması da oldukça önemlidir.

Genel Değerlendirme:
Yangın güvenliği, göz ardı edilecek ya da “sonra bakarız” denilecek bir konu değil. Devlet geçiş süreciyle ilgili gereken esnekliği tanıdı. Şimdi sorumluluk bizde, yani sektörde.

BOYD olarak biz de bu sürecin sağlıklı ve uygulanabilir şekilde yürümesi için elimizi taşın altına koyuyoruz. Üyemiz nerede takıldıysa oraya bakıyoruz, konuyu ilgili kurumlara iletiyoruz, süreci nasıl kolaylaştırırız diye uğraşıyoruz.
Özellikle tarihi binalar söz konusuysa, “hem mevzuata uysun, hem binaya yazık olmasın” diye çözüm arıyoruz.
Ne işi yokuşa sürüyoruz, ne de oluruna bırakıyoruz. Ayakları yere basan, sahada karşılığı olan önerilerle ilerlemeye çalışıyoruz.Amacımız: Güvenliği önceleyen, uygulanabilir ve dengeli adımlar atmak.

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Haberler