Resmi Gazete’de yayımlanan yeni yönetmelik değişikliğiyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tasarruf hakkı verilen orman alanlarının kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan kısımları da turizm yatırımlarına tahsis edilebilecek.
Resmi Gazete’de yayımlanan yeni yönetmelik değişikliğiyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tasarruf hakkı verilen orman alanlarının kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalan bölümleri de turizm yatırımlarına tahsis edilebilecek. Yönetmeliğe eklenen fıkra, bu alanların “kamu kullanımına açık olmak şartıyla” kullanma izniyle tahsis sınırlarına dahil edilmesine imkân tanıyor.
Bu düzenleme, turizm sektörünün büyüme hedefleri doğrultusunda yeni yatırım alanlarının açılması açısından önemli görülse de, sürdürülebilirlik ve çevre koruma açısından ciddi endişeleri beraberinde getiriyor. Deniz kıyılarındaki ormanlık alanların ekosistem açısından kritik öneme sahip olduğu bilinirken, bu tür alanlarda yapılacak yapılaşmaların doğal yaşam üzerindeki olumsuz etkileri göz önüne alınmalı.
Kamu Kullanımına Açıklık Şartı Yeterli mi?
Yönetmelikte öne çıkarılan “kamu kullanımına açık olmak şartı” ise uygulamada nasıl işleyeceği konusunda soru işaretleri yaratıyor. Turizm yatırımları genellikle özel işletmeler tarafından yönetilirken, bu alanların halka gerçekten ne kadar açık kalacağı ve doğal alanların tahribatının nasıl önleneceği henüz net değil.
Ekosistem ve Yerel Toplum Üzerindeki Riskler
Ormanlık kıyı alanları, sadece turizme değil, aynı zamanda biyolojik çeşitliliğin korunmasına, yerel iklim düzenlemelerine ve su kaynaklarının sağlıklı işleyişine de katkıda bulunuyor. Bu alanlarda yapılacak yoğun yapılaşma, deniz ve kara ekosistemlerinin dengesini bozabilir. Ayrıca, yerel halkın erişim hakları ve kullanım biçimleri de yeni düzenlemeyle sınırlandırılabilir.
Sürdürülebilir Turizm Hedefleri ile Çelişki
Türkiye’nin turizm politikalarında sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamalar öncelik kazanmışken, bu gibi yönetmelik değişiklikleri sektörün uzun vadeli sağlığı açısından çelişkili bir tablo ortaya koyuyor. Turizm yatırımlarının doğaya ve topluma zarar vermeden yapılması gerekliliği vurgulanırken, söz konusu düzenlemenin bu hassasiyetle uyumlu olup olmayacağı önümüzdeki süreçte yakından takip edilecek.
